• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/murat.ozdemir.2677
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905354716615
  • https://www.twitter.com/@murat_10_Blk
  • https://www.instagram.com/muratozdemir10

 

Why Not?
Unutmadık Unutturmayacağız

 Deprem Gerçeği

Türkiyenin korkunç gerçeği, doğal afeti, kaçınılmazımız, habersiz bir gece yatağımıza kadar girebilen, savunmasızları ansızın yerle bir eden DEPREM!

 

Son yaşanılan Van depreminin ardından gazeteler,köşe yazarları,bilim adamları, herkes yazdı-çizdi. Görsel medya aynı kareleri döne döne ekrana getirdi. Yeni yeni öyküler yazıldı, insanların acılarını reytingler uğruna araya sıkıştırılan imgelerle naklettirdiler. Gerçekten acıydı yaşananlar, çok acıydı ama acı çekenlerin dışında bilmem kaç gün sonra güncelliğini yitirecek bu acıdan nemalananlar yeni nemalara kapılıp bu acıya da birer nokta koyacaklar. Bizler ise 13 yıl evvel seyrettiğimiz bir filmi başa sarıp yeniden izler gibiyiz. Ne bir eksik ne bir fazla aynı acı, aynı şaşkınlık, aynı söylemler, aynı kargaşa aynı aynı...

 

Ben ne yazarım ne çizerim ne de bilim adamıyım, aklım da fazla ermez ama yine de aklıma takılanları yazmak istedim.

 

Gölcük depremi aslında geliyorum dedi, tüm depremler gibi saatini söylemeden ama zamanının geldiğini söyledi. Öncesinde Kocaeli yerel televizyonları bu konu üzerinde konuşma yaptılar, sivil savunma kuruluşları sokaklarda el ilanı dağıttı, belediyeler uyarıldı, vatandaşların kulağına fısıldandı. Orada yaşamadığım için bunları daha sonra onlar için Şekerpınar'da yaptırılan deprem konutlarına taşınanlardan öğrendim. ''Çaremiz yoktu, evimizdi, barınağımızdı, biz aslında baktırmıştık'' gibi itiraflarını da dinledim. İki battaniye, iki yatak, bir piknik tüpüydü sahip oldukları.

 

Sonuç ortadaydı, bilanço çooook çok ağırdı, o gece yaşadığım 45 saniyeyi asla unutamayacağım- ki inşallah da unutmam.

 

Yerle bir olan binlerce bina içerisinde barındırdıklarını toprağa, denize gömdü. Yaşayanlar ise korkunç bir travma altına girdiler. Aileler dağıldı, yuvalar yok oldu. İnşaatı harç ve tuğladan ibaret görenlerin bedeliydi yaşananlar.

 

Sonrasında işte hepimizin bildiği gibi yardımlar, toplanan paralar, hastaların ilk yardım bakımı, prefabrik konutlar ve artık bizden bu kadar siz tamamlayınlar...

 

Bugün de Van! Bir emekli öğretmen arkadaşımdan dinlemiştim eski Van'ı, yemyeşil ovaların ve binbir çeşit meyve ağaçlarının tek katlı kerpiç evlerle bütünleşerek oluşturduğu güzelliği anlatmıştı. 2006'da gidip kendim de gördüm bu güzelliği. Daha sonraki yıllarda ziyarete gittiğinde Van'ı tanıyamadığını söyledi. ''Kâr hırsı ve hiç bir ilacı olmayan betonlaşma hastalığı Van'a da bulaşmış'' dedi. Van veya Kütahya veya Elazığ veya Dinar veya İstanbul... Deprem gerçeği Türkiye'nin gerçeği.

 

Eeee peki böyle bir gerçeğimiz varsa ki! var

 

Bu gerçeği görmemiz için illa deprem olması mı gerek? Neden toprağın kaldıramayacağı binalar dikilmesine göz yumuyoruz? Niye yaptığımız derme çatma gecekonduların üzerine çocuklarımıza kat çıkıyoruz? Bizim bunca sorunumuz varken niye duble yolların kavgasını yapıyoruz? Çok seyredilen dizilerin arasında iki satır deprem gerçeğini neden hatırlatmıyoruz? Madem bir şehri yeniden kurabilecek yardım toplayabiliyoruz da bunu neden depremden önce yapmıyoruz? Yardım toplamak, binaları yeniden yapılandırmak için Yunusların, Serhatların cansız bedenlerini çiğnemek mi gerek?

 

Birlik, beraberlik kurabiliyorsak bunun için illa bir felaket olması mı gerek? Bizim tüm duygularımızı, gözyaşlarımızı, acılarımızı, sevinçlerimizi, isyanlarımızı yöneten en büyük patron görsel medya neden daha çok yeni olan Kütahya depreminin sonuçlarını görmek için görselliğini kullanmıyor?

 

Bu saate benim aklıma bu kadarı geldi, bu sorular o kadar çoğaltılabilinir ki!

 

Depremle birlikte ortaya çıkan bir sürü gerçek de bir süre sonra nedense unutuluyor. Bilim adamları avaz avaz bağırıyor, biz onları deprem olduğunda dinliyoruz. Sivil toplum kuruluşları bu felaketlerde can damarımız oluyor ama nedense onlar da depremin acısı geçince unutuluyor. Akut gibi çok değerli arama kurtarma kuruluşları kendi imkanlarıyla ayakta durmaya çalışırken onlara yardım etmeği hiç aklımıza getirmiyoruz...

 

Bugün Van depreminden kurtulan kardeşlerimiz korkunç acı içinde, aç, açık ve soğukla yaşam savaşı verirken bir yandan da kaybettiklerinin acısıyla yanıyorlar.

 

Deprem sonrasının en acı gerçeği ise: iletişimsizlik, plansızlık, vurdum duymazlık, ve beceriksizlik...

 

Ne yazık ki!!! önümüzde bir de İstanbul depremi var, yıkımın korkuçluğu asıl burada. On beş milyon nüfus ve çarpık yapılaşmasıyla. Düşünmesi bile hafızaya sığmaz. Gölcük depremi sonrasında Güneri Civaoğlu bir haber sonrası ağzından kaçırdı, yok etmeye, kapamaya çalıştılar ama olan olmuş ortaya çıkmıştı bir kere. Bilim adamları günlerce tartışmıştı, zaten tüm deprem uzmanlarını bu sayede tanıdık. Ara ara unutulsa bile sonrasında dünyanın neresinde olursa olsun en ufacık bir deprem sonrası tartışmaya başlandı. Ve artık ilkokul öğrencileri dahil bu gerçeği biliyoruz. Peki ne yapıyoruz, ben dahil koca bir hiiiiç.

 

Deprem olsun sonra düşünürüz, öyle ya ölen ölür kalan sağlar bizimdir...

 

28.10.2011, Cuma. “Yaşamın Kıyısında.blogspot.com”

               

 

 

      

 

 

                           

  
2392 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın